24 Aralık 2014 Çarşamba

MÜZİKOLOJİ  SORUNLARI

Müzikoloji denince anlaşılması gerekenin ne olduğu, geçmiş ile değerlendirilmelidir. Geçmiş, aynı zamanda objektif bir tarih demektir. Müzikoloji tarihini kavramak, günümüzde onun ne olduğu ve olmadığı konusundaki sorulara en iyi yanıttır.

Müzikoloji, müzik bilimleri, müzikbilim,etnomüzikoloj, vb isimler aslında müziğin "oloji" alanında tanımlanması,anlamlandırılması gibi çalışmalara göndermelerde bulunur.

Müzik hakkındaki çalışmalar insanın müzik ile tanışmasıyla beraber başlamıştır diyebiliriz. Bir başka değişle müzikoloji kadim zamanlardan beri varolan olguyu araştırma alanı olarak belirler.

Müzikoloji çalışmaları farklı boyutlarda kendini göstermektedir. gelişen sosyalbilim disiplinleri ile de paralellik gösterir ve sosyoloji, felsefe vb alanlardan da yararlanır.

Müzikoloji alanında çalışmak, eğitim almak gibi ürkütücü karar aslında ciddi olarak bir risktir. Bunun temel nedeni günümüze kadar varolan çalışmaların devasa boyutlarda olması ve müzik-kültür alanını iyi kavrama konusundaki kısırlığımızdır.

Yukarıdaki nedenlerden ötürü müzikbilim alanında eğitim almak ve/veya vermek önemli bir sorumluluk ister. Hal böyle iken müzikoloji bölümlerine baktığımızda durumun içler acısı olduğunu görürüz. Ders programları ve içeriklerinin tutarsızlığı, yeterli donanımlı akademisyenin olmaması ve bu alandaki yayın sıkıntısı, müzikoloji eğitiminin ne kadar sorunlu olduğunun göstergesidir.

6 Aralık 2014 Cumartesi

İstanbul’da Plastik Sanatlar ve Müzik




Plastik sanatlarda, özellikle resim alanından dostlarımızla zaman zaman bir araya gelerek sanat üzerine konuşuyoruz. Başlangıçta ressam ve müzisyenler arasında nasıl bir diyalog olacağına kuşku ile bakılmıştı. Bunu ben de çok doğal karşılıyorum. Resim ve müzik; 18. yüzyıla kadar tamamen birbirlerinden bağımsız, aralarında herhangi bir ilişki olmayan iki sanat dalı. Oysa şimdi görüyoruz ki, özellikle son yüz yıldır, resim ve müzik arasında her şeyden önce “dil” bağı kurulmuş. Bu bağ iki alanı birbirine eklemleyerek neredeyse yeni bir sanat alanı üretecek. Ressam ve müzisyenin konuşmalarındaki terminolojinin benzeşikliği, kimin hangi alandan olduğunu ayırt etmemizin zorluğu ile daha kolay anlaşılmaktadır.


Resmin dili müziğin dili ile, müziğin dili resmin dili ile ifade edilebiliyor. Örneğin, “senfoni” kavramı resimde, “renk” kavramı müzikte çok rahat kullanılmakta. 

                                                                                                                Vural YILDIRIM





MÜZİK BİLİMLERİ KAYNAK YAYINLARI

Popüler Müziği Anlamak
Yazan: Ayhan Erol
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
Popüler müziği kültürel kimlik bağlamında anlamaya çalışmak, popüler müziğin kültürel kimliğe, kültürel kimliğin de popüler müziğe ne verdiğini ve birbirlerini "nasıl" güçlendirdiğini sormak demektir. Kültürel kimlik, 'ölçeği ve niteliği ne olursa olsun toplulukları birbirinden ayıran öğelerin bileşimi'dir. Bu aynı zamanda "kültürel farklılık" temeline göre biraraya gelmiş grupların, ayırdedilme, karşı olma ya da kendisi olma arzusu ile geliştirdiği bir aidiyet bilincidir.
Bu çalışma popüler müzikte anlamı, kollektivitenin sınırları içinde üretilen bir ürün olarak ele alır. Bu yaklaşımla kültürel kimliği oluşturan, pekiştiren, dönüştüren birikimi "anlamaya" yardımcı olacak kavramsal çözümlemeler yapar ve bunların etkin kullanıldığı bir kuramsal çerçeve önerir. Kitabın son bölümünde bu çerçeve Türkiye'deki popüler müzik bağlamında ele alınır. Böylece resmi politik söylemde törpülenen, yasaklanan; seçkinci ya da gelenekçi söylemde sövülen ve kolayca ideal tartışmasına çekilen arabesk, farklı kültürel kimliklere sahip insanların 'birlik' olmadan 'beraberlik'lerine, dolayısıyla da benzer popüler deneyimlerine karşılık verecek esneklikte sahip çıkan bir popüler müzik olarak kabul edilir.

Müzik Üzerine Düşünmek
Ayhan Erol
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
Müzikoloji, etnomüzikoloji, kültürel çalışmalar ve popüler müzik incelemelerinin ilgi alanına giren daha çok da bu disipliner eğilimleri çaprazlama kesen sorunlar, burada yer alan yazıların ana odağını oluşturuyor. Başka bir deyişle bu kitapta yer alan çalışmaların tümü, söz konusu alanların "bağlamsal bütünleşmesinin" hatırı sayılır etkisiyle evrilen interdisipliner bir çalışma tarzının sonuçlarını yansıtıyor. Amaç; kimi zaman kabaca ve aşırı basitleştirilerek dile getirilen bir genelleme ile "kültür-sanat" konusu olarak görülen kimi zaman da "bir bütün olarak dünya" perspektiflerinin araştırma alanına sıkışan müzik incelemesine gereken ilgiyi vermek. Böylece müziği profesyonel bir tercih olarak belirlemiş eğitimci, müzisyen, besteci, şarkıcı vb. ile bu alanlarda öğrenim gören öğrencilerin doğrudan yararlanacağı bir kaynak sunmak. Ancak hemen söylemek gerekir ki kitapta yer alan yazılar farklı müzik türlerine ilgi gösteren müzikseverlerin bu ilgilerini bir yandan besleyen diğer yandan da "öteki" müziklere karşı yargılarını yeniden gözden geçirmeye sevkedecek türden. Dolayısıyla buradaki temel amaçlardan biri de; okuyucuların kendi müzik kavrayışlarını gözden geçirmelerini sağlamak ve kitap içinde yer alan benim yaklaşımlarım da dahil olmak üzere, başkalarının müzik kavrayışlarını kabul ya da reddetmek yerine, kendi söylemlerini hareket noktası yaparak 'refleksif' bir tutum geliştirmelerine 'aracı' olmaktır.

Müzik Öğretimi Teknolojisi ve Materyal Geliştirme
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
'Kitap; Eğitim Fakülteleri İlköğretim Sınıf Öğretmenliği Bölümü, Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Öğrencileri ile bu alanlarda eğitimciler için düşünülmüştür.
Ayrıca; çalgı dersi veren, müzik kuramları anlatan, korolar yöneten müzisyenler için de yararlı olabilecek niteliktedir.
Eğitim; insanın dış çevre yardımı ile asıl belirleyicileri olan iç dinamikleriyle kendince oluşturduğu, gözlenebilen ve gözlenemeyen (içsel) davranış örgüleridir. Bu davranış örgülerinin içerikleri ise, insanı insan yapan değerlerdir. Öğretim teknolojisi ve öğretim materyalleri bireye iyi insan-iyi vatandaş değerlerinin öğretilmesi, içselleştirilmesi ve olabildiğince gözlenebilir davranışlara dönüştürülmesinde yardımcı olabiliyorsa değer kazanabilir. Öğretim süreçlerinin ve bilgi destekli deneyimlerinin, materyaller aracılığı ile yaratıcılığa ve üretime dönük olarak sürdürülmesi insanı biçimlendirir. Müzik sanatı, öğretim teknolojileri, işe koşulan materyaller... hepsi insanı oluşturabilmek için araç konumundadırlar.Sonuçta bizler, 'insan' yetiştirmiş olmayı umabilmeliyiz.'
Edip Günap




Müzik Sosyolojisi
Edip Günay
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
"Müzik Sosyolojisi; doğayı göz ardı etmeksizin insan kültürü içinde bireylerin, sosyal grupların ve kuruluşların etkileşimlerinden oluşan gerçekleri müzikle ilişkili olarak araştıran denemelerden edinilmiş kuramsal bilgiler ile bu deneyimlerden yararlanılarak sistematikleştirilmiş bilgilerden oluşan bir çalışma alanıdır. Diğer bilim ve sanat alanlarında olduğu gibi, sosyoloji ve müzik sosyolojisi de kültürün diğer kurumları ile etkileşimdedir. Bu nedenle kitapta ilişkilerin incelendiği bir bölüm bulunmaktadır. Genel yaklaşım ise, "Kültürel Müzik Sosyolojisi" anlayışına uygun olarak nitelendirilebilir. Bu yapı ve içerik nedeniyle kitap aynı zamanda bir ‘Müzik Kültürü’ kaynakçısı olarak düşünülebilir."

Edip Günay
Kültürel Müzikoloji
Yazan: Ayten Kaplan
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27

Müzik nedir? Farklı müziklerin ortak noktası nedir? Müziğin herkesin anladığı ortak bir dil olduğunda direten insanlar yanılıyorlar mı?
Bir insan olarak besteci, toplum içinde yaşar. Geleneği, kültürel değerleri; tüm kişisel ve toplumsal yaşantısını yaptığı müzikle aktarır. Birey/besteci ile toplum arasında doğal bir etkileşim vardır. Bu etkileşim süreci yayından ticarete, siyasetten eğitime, zorla kültürlemeden kültürleşmeye, bozulma ve yabancılaşmadan kültürel şoka, etnik yapıdan ulusal yapıya dek uzanmaktadır. Gücünü toplumdan alan besteci, doğadaki sesleri kendi estetik anlayışına göre düzenleyerek, benimsediği değerleri dile getirir. Yapıtını örer ve icra yolu ile toplumun kültürel beklenti ve değerlendirmesine sunar. Müzik yapma ve dinlemede sağduyu, duygusal, bilişimsel ve davranışsal düzeyde sağlanabilmişse ve doğal etkileşim alanlarına göre yapılan değerlendirmeler olumlu ise müzik eseri ile toplum arasında bir iç denge sağlanmış demektir. Bu denge durumundaki müzikal görünüm, toplumun kültürel yapısını çözümlemede, yardımcı bir unsurdur. Ancak elde edilen bulgularla Müzik adına genellemeler yapılamaz. Sonuçlar yalnızca 'o' toplum için geçerlidir.

Alevi Bektaşi Kültüründe Kırklar Semahı : Müzikal Analiz Çalışması 
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27

"Bu kitap, günümüz etnomüzikolojisinin, müziği yalnızca derleyip, notalamayı değil, dilini araştırarak kültürleri anlamayı, kültürel değerleri nasıl yansıttığını bulmayı ve müziği kendi kültürel bağlamına yerleştirmeyi hedeflediği göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Alevi-Bektaşi inancının müziğe yansıması ve her bölgeden örneklenen Kırklar Semahı'nın müzikal yapı özelliklerinin incelenmesini içeren kitapta, arşiv malzemelerini sunmaktan ziyade, Alevi-Bektaşilerin dinsel inançları doğrultusunda gerçekleştirdiği söz-müzik-dans üçlüsünden oluşan Kırklar Semahı'nın inançsal ve yerel müzik karakteristiğinin tespit edilmesi amaçlanmış, çeşitli öğeleri incelenmiş icrasındaki kendine özgü yerel karakteristiği sorgulanmıştır."
Neşe Ayışıt Onatça
Mısır’ın Sesi (Ümmü Gülsüm, Arap Şarkısı ve Yirminci Yüzyılda Mısır Toplumu)
Virginia Danielson
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27
"Virginia Danielson, yirminci yüzyıl Mısır´ının tarihini Ümmü Gülsüm´ün biyografisi ve müziğinin analizi ile sanatsal himaye, repertuar geliştirme ve kitle iletişim işleri ile ustaca birleştirerek yeni bir tür yaratmış: müziksel bir biyografi; aynı zamanda da belirli bir dönemin ve bölgenin ifadesel kültürünün sosyal tarihi. Ümmü Gülsüm´ün benzersiz müziğini, otantikliğin yerel değerlerine olan mahcup yönelişini, sosyal ve ticari faaliyetlerdeki baskın ve eş güdümlü yönetimini ve sanatçının o günün gerilimli politik ortamında tam olarak nerede durduğunu inceleyen Danielson, yetenekli ve azimli bir şarkıcının kendisini bir toplumun ve bir ülkenin sesi hâline getirmesindeki sırrı gün ışığına çıkarıyor."

Lila Ebu Lughod
Yalan - Sanat Konuşmaları
Bağlam Yayınları: 0212 243 17 27

Ahmed Adnan Saygun’un pek bilinmeyen Yalan-Sanat Konuşmaları kitabı adlı 64 yıl sonra yeniden yayınlandı… 
Ahmed Adnan Saygun’un 1943 yılında Ulus Gazetesinde yazdığı yazılardan derleyerek ilk defa 1945 yılında yayınladığı ve çoksesli müzikte ulusalcılıkla ilgili söylemlerini “Ben temsillerle söz söyleyeceğim” diyerek betimlediği bu kitabı, Müzikolog Seyit Yöre tarafından yayına hazırlanarak Bağlam Yayınları Müzik Bilimleri Dizisi içinde yeniden yayınlandı. Yalan-Sanat Konuşmaları, Bağlam Yayınları’ndan daha önce yayınlanan Biyografya 5-Ahmed Adnan Saygun adlı çalışmadan sonra Ahmed Adnan Saygun’la ilgili ikinci kitaptır. Yalan-Sanat Konuşmaları, Saygun’un görüşlerinin yanı sıra Seyit Yöre’nin çeşitli açıklamalarıyla da desteklenmiştir. Yalan-Sanat Konuşmaları, sadece müzik alanını değil, Ahmed Adnan Saygun’un işlediği konular itibariyle, Edebiyat, Felsefe, Tarih, Sanat Tarihi ve Sosyoloji gibi birçok alana da fikir verebilecektir.

İstanbu l’da Plastik Sanatlar ve Müzik

Vural YILDIRIM
Bilgi Tel : 0505 778 47 44
Plastik sanatlarda, özellikle resim alanından dostlarımızla zaman zaman bir araya gelerek sanat üzerine konuşuyoruz. Başlangıçta ressam ve müzisyenler arasında nasıl bir diyalog olacağına kuşku ile bakılmıştı. Bunu ben de çok doğal karşılıyorum. Resim ve müzik; 18. yüzyıla kadar tamamen birbirlerinden bağımsız, aralarında herhangi bir ilişki olmayan iki sanat dalı. Oysa şimdi görüyoruz ki, özellikle son yüz yıldır, resim ve müzik arasında her şeyden önce “dil” bağı kurulmuş. Bu bağ iki alanı birbirine eklemleyerek neredeyse yeni bir sanat alanı üretecek. Ressam ve müzisyenin konuşmalarındaki terminolojinin benzeşikliği, kimin hangi alandan olduğunu ayırt etmemizin zorluğu ile daha kolay anlaşılmaktadır.

Resmin dili müziğin dili ile, müziğin dili resmin dili ile ifade edilebiliyor. Örneğin, “senfoni” kavramı resimde, “renk” kavramı müzikte çok rahat kullanılmakta.


Müzikli Yaşam Anılarım/Prof. Özer Sezgin
Haz: Vural Yıldırım-Mehmet Bilget
Pan Yayıncılık: 0212 261 80 72
0505 778 47 44
Bir müzik insanının çağ içindeki serüveni, edebiyat tadında bizlere aktarma çalışması.
           Çağın içinde yaşayarak ömrünü sürdüren bir müzik insanı, Özer Sezgin. “Çağın içinde yaşamak nedir?” diye soranlara verilecek en belirgin cevap, içinde bulunduğu zaman diliminde insanlığa, kültüre ve sanata katkı sağlamak üzere zamanını vakfetmek olmalıdır.
          Özer Sezgin yaşamının her anını müzik ile dolu dolu geçiren ve bu alanda kendini sürekli geliştiren bir insan. Kendisi ile yapmaya çalıştığımız söyleşi çalışması, kendi dönemine ışık tutmanın ötesinde, müzik yaşantısı içinde olan her bireyi yakından ilgilendiren bilgilerle doludur.
           Bu çalışma aslında bir müzik insanın bilgilerini ortaya koyarken, aynı zamanda günümüze değin devam eden ülkemiz müzik serüvenini de okura samimi, içten ve tüm yalınlığı ile sunuyor.

           Biz Özer Sezgin ile bu çalışmalar için bir araya geldiğimiz anlarda, disiplini, eğitimciliği, yöneticiliği vb. vasıfları tekrar tekrar sorgulayarak öğrendik. Teşekkürler Özer Sezgin hocam…














9 Kasım 2014 Pazar

TÜRKİYE’DE İLK MÜZİKOLOJİ BÖLÜMÜ KURUCUSU
PROF. DR. GÜLTEKİN ORANSAY’IN ÖLÜMÜNÜN
25. YILDÖNÜMÜNDE 1. MÜZİKOLOJİ BÖLÜMLERİ ÇALIŞTAYI



Program
Açılış Konuşmaları/09.30-10.00
Prof. Songül Karahasanoğlu (İTÜ TMDK Müzikoloji Bölüm Başkanı)
Prof. Adnan Koç (İTÜ TMDK Müdürü)
Prof. Dr. Ali Fuat Aydın (İTÜ Rektör Yardımcısı)

Prof. Dr. Gültekin Oransay’ın Anısına Konuşmalar/ 10.00-10.45
Moderatör: Prof. Ruhi Ayangil
Prof. Dr. Fırat Kutluk-Dr. Ayhan Sarı

Müzikoloji Bölüm Tanıtımları/11.00-12.30
Moderatör: Doç. Dr. Gözde Çolakoğlu Sarı

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü (Doç. Dr. İbrahim Yavuz Yükselsin)
                                                                   
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü (Prof. Songül Karahasanoğlu)

Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü (Doç. Dr. Mehmet Yüksel)

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü (Prof. Dr. Bülent Alaner)

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü (Doç. Dr. Kıvılcım Yıldız Şenürkmez) 

Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Duysal (Ses) Sanatları Anabilim Dalı Müzikoloji Programı (Doç. Dr. Alper Maral)

Fatih Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji ve Folklor Anabilim Dalı (Prof. Ruhi Ayangil)

İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi (Prof. Şehvar Beşiroğlu)

Müzikoloji Bölüm Tanıtımları/ 14.00-15.15
Moderatör: Prof. Dr. Bülent Alaner

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü (Doç. Pınar Somankçı –Yrd.Doç. Dr. Hikmet Toker)

İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Müzikoloji Anabilim Dalı (Doç. Dr. Banu Mustan Dönmez)

Erzurum Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü (Yrd. Doç. Dr. Özgür Sadık Karataş)

Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Müzikoloji Ana Sanat Dalı (Yrd. Doç. Dr. Neşe Grançer Okay-Öğr.Gör. Müge Eraydın)

Karadeniz Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölümü (Doç. Dr. Abdullah Akat)

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Müzik Bilimleri Anabilim Dalı (Prof. Dr. Mustafa Hilmi Bulut)

Kırıkkale Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Müzik Bilimleri Anabilim Dalı (Yrd. Doç. Dr. Gökhan Yalçın)


Bölüm Başkanları ve Farklı Kurumlardan Temsilciler ile Tartışma-Soru-Cevap/
15.30-18.00
Moderatör: Prof. Songül Karahasanoğlu

Tüm Bölüm Temsilcileri

Üniversiteler Arası Kurul Müzikoloji Temsilcisi, (Prof. Dr. Turan Sağer)

Akademi Dışından Kurumsal Temsilci, Kültür Bakanlığı (Dr. Ayhan Sarı)


Akademi Dışından Kurumsal Temsilci, Bağlam Yayınları Müzik Bilimleri Dizisi Editörü (Vural Yıldırım)

4 Kasım 2014 Salı



Cihat Aşkın’ın 35. Sanat Yılı


Cihat Aşkın, 26 Kasım 2014 Çarşamba günü, sahnedeki 35. yılını özel bir etkinlikle kutlayacak. 35 yıl önce keman çalmaya başlayan ve 3 aylık bir kemancı iken ilk defaNotre Dame de Sion Lisesi’nde sahneye çıkarak Bach’ın Allegro’sunu seslendiren Aşkın, 35 yıl sonra yine aynı sahnede olacak. Programa 35 yıl önce çaldığı Bach ile başlayacak olan sanatçı, bu resitalde keman edebiyatından en sevdiği eserleri seslendirecek. Piyanist Can Okan’ın eşlik edeceği Aşkın’ın bu özel konseri ile ilgili bilgiler önümüzdeki günlerde paylaşılacak.


Halife Abdülmecid Efendi’nin Bestesini Cihat Aşkın Seslendiriyor!
Cihat Aşkın, 8 Kasım 2014 Cumartesi günü Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’nda, ‘Boğaziçi Kıyılarında’ teması ile sunulacak olan, aralarında son Halife Abdülmecid Efendi’nin eserinin de seslendirileceği konserde yer alacak. Emre Aracı tarafından sunulacak olan bu orijinal projede Aşkın’a, piyanist Can Okan eşlik edecek.
* * *
Cihat Aşkın Kasım Ayını İstanbul Konserlerine Ayırdı

Minyatürler İlk Kez CKM Sahnesinde!

Yılların klasiği haline gelen Cihat Aşkın ve Mehru Ensari’nin Minyatürler’i, 12 Kasım Çarşamba günü ilk defa İstanbul seyircisinin karşısına çıkıyor.
Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapılacak olan resitalden sonra sanatçılar ayrıca dinleyenleri için albümlerini de imzalayacaklar.

Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları - CAKA

Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları projesi kapsamında Cihat Aşkın, yurdun dört bir yanında onu bekleyen küçük arkadaşlarıyla birlikte olacak. Sanatçı 1 Kasım Cumartesi günü Afyon, 2 Kasım Pazar günü İzmir, 9 Kasım Pazar günü Beşiktaş15 Kasım Cumartesi günü Bursa16 Kasım Pazar günü Küçükçekmece, 29 Kasım Cumartesi günü Kayseri ve 30 Kasım Pazar günü Ankara CAKA şubelerini ziyaret ederek, küçük arkadaşlarıyla masterclass yapacak.

* * *

Cihat Aşkın Her Pazar TRT Radyo 3’te!
Cihat Aşkın, TRT Radyo 3’te her Pazar saat 14.00’te yayınlanan Minyatürler programında Kasım ayında da değişik konuları ele alıyor. 2 Kasım’da Saygun Yunus Emre Oratoryosu’nu Leopold Stokovski yönetimindeki tarihi icradan sunacak olan Aşkın, 9 Kasım’da 19. Yüzyıl piyanistlerinin Piyanola kayıtlarını, 16 Kasım’da Balarısı Ahmet’in Ağız Armonikası kayıtlarını sunacak. 23 Kasım’da Emre Aracı’nın Osmanlı Sarayından Avrupa Müziği projesini anlatacak olan Aşkın, 30 Kasım’da ise ülkemizin en eski orkestrası olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın tarihçesini ele alacak.







28 Eylül 2014 Pazar


İSTANBUL’UN ULUSLARARASI SANAT FUARI


Hafta sonu güzel bir sanat etkinliği ile yağmurlu İstanbul'u yaşadım. Uluslararası Sanat Fuarı...
Oldukça dikkat çekici ve önemli galerilerin katıldığı fuarda nitelikli eserleri görmek sanat adına sevindirici.
"Geçen yılın en önemli sanat olaylarından biri sayılan ArtInternational, 26-28 Eylül tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Bu yıl ikinci kez düzenlenen fuar, Amerika’dan Çin’e, Suudi Arabistan’dan Finlandiya’ya, 24 ülkeden 80 lider galeriyi İstanbul’da bir araya getirdi. Sanatseverleri güncel sanat dünyasının seçkin eserleriyle buluşup konuşma programından enstelasyonlara, performanslardan video sanatına, dolu dolu artistik programıyla da göz doldurdu. Türkiye’nin en prestijli uluslararası çağdaş sanat fuarı ArtInternational, yerli ve yabancı ziyaretçilere İstanbul’un canlı çağdaş sanat ortamının yanı sıra zengin kültürel mirasını keşfetme imkanı da sundu."


10 Eylül 2014 Çarşamba

SANATIN SINIFLARI BEYLİKDÜZÜ’NDE AÇILACAK
289
haber
Beylikdüzü Belediyesi’nin bugüne kadar ilk kez düzenlediği Performans ve Etkinlik Sınıfları sayesinde sanatı ileri düzeyde öğrenmek ve icra etmek isteyenler, iki yıl sürecek uzun soluklu bir eğitim alacaklar. Oluşturulacak sınıflara ise öğrenciler akademik kurul önünde yapılacak sınav sonucu kazandıkları başarı durumuna göre alınacak. Beylikdüzü Kültür Merkezi’nde yapılacak seçmeler için kayıtlar 8 Eylül -19 Eylül tarihleri arasında devam edecek. Seçmeler ise BKM’de 20 Eylül Cumartesi günü Saat 10:00’da yapılacak.
Beylikdüzü Belediyesi Kültür Müdürlüğü, sanatın çeşitli dallarında eğitim almak ve özellikle üniversitede Güzel Sanatlar Fakültesi seçecek gençlere iyi bir zemin oluşturmak amacıyla Performans ve Etkinlik Sınıfları açıyor. Beylikdüzü Belediyesi’nde ilk kez açılacak bu sınıflarda Gitar, Piyano, Keman, Bağlama branşlarında; Orkestra, Çalgı Eğitimi, Müzik Tarihi, Solfej ve Koro dersleri verilecek.Eğitimler iki yıl boyunca sürecek.

Genel Yetenek Düzeyine Bakılacak

Oluşturulan söz konusu sınıflara ise öğrenciler akademik kurul tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olmaları kaydıyla alınacak. Genel yetenek düzeyinin arandığı seçmelere başvuran öğrencilerin belirli bir ilgi ve beceri düzeylerinin olmasına dikkat edilecek. Seçmeler için kayıt tarihi 8-19 Eylül tarihlerinde hafta içi Saat 09:00-16:00 arasında gerçekleşecek.

Eğitim 2 Yıl Boyunca Sürecek

Performans ve Etkinlik Sınıfları için eğitim süresi 2 yıl boyunca sürecek ve hafta sonu olacak. Eğitimler üçer aylık kurlar halinde yapılacak ve her kur sonunda yeterlilik sınavı gerçekleştirilecek, sonrasında ise kayıt yenileme yapılacak.Başarılı olanlara kurs sonunda katılım belgesi verilecek. Detaylı bilgi almak isteyen vatandaşlar, 0212 872 28 00 NO’lu telefonu arayabilirler. 

12 Ağustos 2014 Salı

MÜZİK ZOR SANAT

Müzik eğitiminin kurumsallaştığı zaman sürecine baktığımda, ciddi yol katetmişiz diye düşünüyorum.
Buna rağmen geldiğimiz noktada birtakım eksiklikler var. Öncelikle bizde var olan müzik eğitimi sonucu yetişen sanatçıların genel olarak uluslararası düzeyde olmadığı gerçeği.

bu durum şaşırtıcı olduğu kadar bir hayli üzücü. Belki yazdıklarıma karşı çıkanlar olacaktır. Fakat dünya çapında kaç tane sanatçımız olduğu sorusuna gururla cevap verme cesaretini gösterenler olabilir mi?
Elbette "yok" diyerek kestirip atamayız. Şan, Piyano, Keman ve bazı alanlarda yetişen sanatçılarımız var.
Ne yazık ki çok az sayıda.

Kaldı ki resimde plastik sanatlarda daha kısır olduğumuzu düşünüyorum. Ulusal düzeyde göklere çıkardığımız birçok sanatçının uluslararası arenada adları bile geçmiyor.

Bizler sanatçılarımız ile övünürken neden sürekli yurtdışından sanatçılar getiriyoruz? sorgulanmalı.
Popüler olanlar ayrı bir değerlendirme konusu.



4 Temmuz 2014 Cuma



MYRNA HERZOG
Brezilya doğumlu olan sanatçı Myrna Herzog, erken dönem barok müziği dünyasında oldukça iyi tanınan bir viyola da gamba virtüözüdür. Aynı zamanda müzik direktörü ve viyola araştırmacısıdır. Önemli müzik dergilerinde yayınlanmış makalelerinden bazıları; ‘Quinton’, ‘the English Division Viol’ ve ‘Stradivari’s Viols’ isimlerini taşır. Ayrıca ‘İtalyan Viyola da Gambası; Yüzyıllar ve Kültürler Boyunca’ isimli bir kitabı vardır.
‘Brezilya’nın en önemli viyolisti’ olarak tanımlanan Myrna Herzog, Brezilya’nın ilk Barok Orkestra’sı ‘Academia Antiqua Pro-Arte’nin kurucusu ve müzik direktörüdür.

Viyola da Gamba perdeli, yaylı bir çalgıdır. İlk kez 15. yüzyıl ortalarında İspanya’da ortaya çıkmıştır. Rönesans ve Barok dönemlerinin en popüler çalgılarındandır. Erken ataları arasında Arap rebabisi ve ortaçağ Avrupa viellesi vardır. En yaygın türü yedi tellidir ve dörtlü akordu yapılır.

Andrea CASTAGNERI, bir viyola ustasıdır. 1730-1762 yılları arasında çalışmıştır. ‘Vieux Paris’ okulunun en güzel ve orijinal eserlerini verdiği düşünülür. Zengin altın sarısı vernik ve kayın kenar süsleri bu ustanın elinden çıkan enstrümanların değişmez özellikleridir.

Alain Corneau’nun yönetmenliğini yaptığı “Dünyanın Tüm Sabahları”, sanatta ün değil, şiir arayan 17. yüzyıl Viyola da Gamba yorumcu ve bestecisi Sainte-Colombe’un yaşamından bir kesit sunmaktadır.

26 Mayıs 2014 Pazartesi




İNCİ TANESİ

Erhan Bayladı'nın Müzikal bir romanı.
Müzik üzerine  Ahmet Hamdi, Peyami Safa gibi yeni bir cesur çalışma.

"Nedir sevgi, nasıldır aşk?

Ruhların uyuşması mı, fikirlerin örtüşmesi mi? Yoksa tencere kapak misali bedenlerin birleşmesi mi? “Uğruna Roma’yı yakarım.”, “Ya benimsin ya toprağın!” deyip de gözü yârdan başkasını görmeyenleri aşk grafiğinde mi yoksa bencillik eğrisinde mi değerlendirmeli?

“Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver anları / Bana seni gerek seni” diyen Yunus nasıl bir aşk ateşinde yanmaktadır. Ya Fuzuli’nin şu beytine ne demeli?

Cânı için kim ki cânânın sever cânın sever

Cânı  kim  cânânı için sevse cânânın sever

İşte budur gerçek aşk. Sevginin tırmanabileceği nihai nokta burasıdır.

Bu romanda işte böylesine gerçek ve tertemiz bir aşk hikâyesi bulacaksınız. Yunusça bir aşkı, Mecnunca bir sevgiyi heyecanla takip edeceksiniz.

Kemal Bey ile Leyla’nın, tüm nitelikleri -yaşları hariç-  uyuşup örtüşen iki sanat ve gönül erinin sevinçlerine ortak olacak, sıkıntılarını ruhunuzda hissedeceksiniz."


9 Mayıs 2014 Cuma


ÇAĞDAŞ İLİM.


Figürleri mekan içinde soyutlarken gerçeklikten tamamen uzaklaşmadan çalışmalarını sürdürüyor.
Soyutlama çalışmalarında leke, çizgi ve renkler figüre dönüşmekte.
Parlak renkler, melankolik atmosfer iç dünyasının dışavurumu gibidir.





OL  Dedi oldu. Erhan Bayladı

Sürükleyici. Bir o kadar da mistik ve sofistike.




3 Mayıs 2014 Cumartesi

ESRA  BİLO SERGİ

Esra Bilo’nun “Mutluluk Resimleri” isimli sergisi 3 – 17 Mayıs 2014 tarihleri arasında Art Point Gallery’de sanat severlerle buluşacaktır. Esra Bilo sergide sergide yer alacak resimleriyle ilgili şunları söylüyor:
“Çağımızda doğadaki görüntülerle yetinmiyor,onlara yeni ve farklı anlamlar yüklemeye çalışıyoruz.Yıkıp yaparak ve tekrar bozarak.Geri dönüşlerden dahi asla korkmamamız gerekiyor…
Mutluluk resimleri olarak adlandırdığım bu dönemimi biçim ve renk üzerine kurguladım.Güler yüzlü ve mutlu resimler…Sabırlı bir kişi olmama rağmen bu resimleri büyük bir sabırsızlıkla,çok hızlı ve duygusal bir yoğunluk içinde hazırladım…”
Evet gerçekten de Esra Bilo resmi  çok renkli kimlik içerisinde bir özgüven duygusu  özelliği de gösteren renk ve form anlayışına sahiptir.
Bilo’nun soyut dünyası aynı zamanda çok renkçi,cıvıl cıvıl bir olgu çerçevesinde şekillenir.Eleştirmen Ümit Gezgin,onun resimlerini çözümlerken,şunları söylemiştir: “Esra Bilo kendi resmini yapıyor.Bu resim alabildiğine soyut olduğu kadar,aynı zamanda kendini çözümleyen ve özgün bir yapı dahilinde yeniye açık bir tutum sergileyen resimlerdir…”
Büyük ebatlı resimler renk düzeni şeklinde sükunetin gerçekliği iddiasında ortaya çıkmıştır. Burada sıcak-soğuk renk değerleriyle,bu renk değerlerinin oluşturcağı biçim katmanlarını sanatçı çoğu kere ekspresif bir tutumla oluşturmuştur. Sanatçının psikolojik bir düzen dahilinde spontane gelişen yapılar kurguladığını gözlemleriz..Bu sergide yer alan resimler büyük ebatlarda tuval üzerine yağlıboya tekniği ile yapılmış, 2013 yılına ait bir seçkidir....



Art Point Gallery & Müzayede
Ahmet Fetgari Sokak,Tamar Apt. No:12\3
Teşvikiye – İstanbul

Tel: 0212 260 97 05

29 Nisan 2014 Salı

RESİM SANATINDAN SEÇMELER.

Fatih Sarmanlı.

Fikret Öztürk.

Fikret Öztürk.

Serhan Kerestecioğlu.

Emine Alışık.


28 Nisan 2014 Pazartesi

Arzu Türkkan

Genç bir yetenek.







Tuval üstüne yağlıboya.100X120



Tuval üstüne yağlıboya.100X70

  Barok flüt ve extended flüt teknikleri üzerine ustalık kursu:Gümüşlük

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve İTÜ ve MIAM da flüt ve Barok flüt hocası olan Nihan Atalay , Gümüşlük Müzik Akademisi nde 10-18 Ağustos tarihleri arasında Barok flüt ve extended flüt teknikleri üzerine ustalık kursu verecektir.

İstanbul’da doğan sanatçı,flüt eğitimine Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Mükerrem Berk ile başlaı. 1998 yılında konservatuardan mezun olduktan sonra Fransız Hükümeti’nden almış olduğu sanat bursuyla Lyon Devlet Konservatuarı’na kabul edildi ve aynı konservatuardan pekiyi derece ile mezun oldu. İsviçre Hükümetinin verdiği artistik bursa layık görülerek 2002 yılında Lozan Konservatuarı Yüksek devresine kabul edildi. Ünlü Fransiz flütist José-Daniel Castellon‘un sınıfinda konsertistlik ve pedagoji bölümlerinde eğitim gördü ve üstün basariyla mezun oldu. Barok müziğe olan ilgisi Nihan Atalay’ı Cenevre ve Basel Konservatuvarları Yüksek Devrelerinde, Barok Müzik Bolümlerinde Lisans sonrası çalışmalarina yönlendirdi. Ünlü Barok flüt sanatcilari Marc Hantai,Barthold Kuijken ve Serge Saitta ile çalişmalarını sürdürdü. Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı, isviçre Nicati De Luze Çağdaş Müzik Vakfı, Sandoz Vakfı ve Cenevre Universitesi Derneği tarafindan sanat burslari ile ödüllendirildi. Ayrıca Cenevre Konservatuarı'nca kendisine yaptığı çalişmalardan dolayı bir adet flüt hediye edildi, Sanatçı, Barok müziğin yanı sıra Çağdaş muzik tekniklerine olan ilgisi sayesinde 2005 yılında , yüzyılımızın en ünlü şefi ve bestecilerinden olan Pierre Boulez’in daveti uzerine Lucern Akademi Orkestrası’nda çalışma firsatı buldu ve 20. yüzyıl çağdaş eserleri üzerinde çalıştı. Sanatçının beraber çalıştığı flütcüler arasında dünyaca ünlü Emmanuel Pahud, Michel Moragues, Sophie Cherrier, Patrick Gallois, Phillippe Bernold gibi isimler bulunmaktadır. Cenevre Oda Muzigi Orkestrası’nda solo flütist olarak orkestra çalışmalarina devam eden alan Nihan Atalay,Cenevre Devlet Konservatuarı’nda görev almıştır. Sanatçı halen Mimar Sinan Guzel Sanatlar Universitesi Devlet Konservatuarı ve İTÜ MİAM’da flüt ve barok muzik dersleri vermekte ve kariyerine yurtdışı ve yurtiçinde solo konserleriyle devam etmektedir. Nihan Atalay son olarak 2012 yilinda ABD Uluslararasi Flüt derneği'nin Las Vegas’ta düzenlemiş olduğu Barok flüt yarismasinda birincilik kazanmış ayrıca juri özel ödülüne layık bulunmuştur.




                    Sessiz Bir Çığlıktır Hakan Ali Toker Ritüellerin gündelik yaşamdan koparak, kamusal alan dışına çıkmasıyla birlikte müzi...