1. KAVVALİ MÜZİĞİ
1.1 Giriş
Genel müzik bilimi anlamında müzikoloji, yaklaşık yüz yıldır bilimsel
yöntemlerle müziği incelemektedir. Müzikoloji, tüm müzik türleri ve
biçimlerinde, profesyonel ve amatör müzik etkinliklerinin üretimi, icrası,
dağıtımı ve tüketimi alanlarındaki müzik kültürü süreçleri ve sonuçlarını
araştırır, müzik kültürü içindeki işlevsel ve yapısal yasallıkları ortaya
çıkarmayı dener, müziğin niteliği için önerilerde bulunur. Müzikolojinin elde
ettiği sonuçların, müzik ile din, töre, mitoloji, gelenek vb. toplumsal kurumlarla
arasındaki etkileşimi inceleyen müzik sosyolojisi için de zemin hazırlar. Mme
de Staël, edebiyat ile din, gelenek, görenek, yasalar arasındaki karşılıklı
etkileşimi incelemekle1 edebiyat sosyolojisinin öncüsü
olmuştur. Aynı etkileşiminin edebiyat yerine müziğin konulmasıyla
araştırılmasının müzik sosyolojisini ortaya konacağı, kendiliğinden
anlaşılırdır. Müzikoloji, müziğe yönelik bilim disiplinlerinin genel adı
olmasına rağmen, yöntem açısından etnomüzikoloji’den ayrılır2. Son yıllarda bu iki disiplin Müzik
Bilimleri diye kullanılmaya başlamıştır. Ayrıca bu disiplinin alt dalları
olarak, müzik sosyolojisi, müzik psikolojisi, müzik terapi vb. söylenebilir.
Müziğin kültür içinde incelenme ve araştırılması yeni değildir. Misyoner
hareketleri ile birlikte başlayan “öteki”lere ilginin içinde müzik olgusu da
vardır. Fakat müziğin kuramsal bir çerçeve içinde, belirli bir bakış
açısından ve nedensellik bağının göz önünde bulundurularak ele alınması, yani
bilimsel yöntemle incelenmesi on dokuzuncu yüzyılla birlikte olmuştur.
Müziğin bu dönemlerde incelenmeye başlanmasının nedenlerinin başında
ulusçuluk akımları gelir. Bilindiği gibi ulusçuluk akımı Avrupa ülkelerinin
kendi değerlerini bulmak için tarihe yönelmeleri ile başlamıştır. Böylece
bugünün ulusal kimliğini oluşturmak için kültürel arka plana yönelenler,
kültürel değerlerden biri olan müziği de ihmal etmediler. Bütün bu
açıklamalar, müziği kendi başına ele almanın disiplinlerarası çalışmayı
gerektirdiğini göstermektedir.
Müziği incelemek, herhangi birşeyi incelemekten farklı düşünülmemelidir.
Bilindiği gibi inceleme için “ne, nasıl ve neden” soruları bize yol gösterici
özellik taşır. Müzik olgusunu bu sorulara yanıt arayarak ele almak bilimsel
müzik incelemesinin başlangıcını oluşturur. Müzik yapmak ve müziği incelemek
iki ayrı eylemdir. Müzik yapmak; müziği icra etmek, çalmak, söylemek,
bestelemek anlamına gelir. Müziği incelemek; Müzik adına kuramsal, yönteme
dayalı inceleme yapmaktır.
Müziği incelemek ve/veya araştırmak, Avrupa’da 19. yüzyıldan itibaren yapılan
çalışmalarla temelde, “Avrupa müziğinin” diğer müziklerden üstünlüğünü
karşılaştırmalı belgelerle kanıtlama niyetini taşır. Yine 19. yüzyılda ilkin
Avrupa ülkelerinin “ötekileri” daha güvenli bir tarzda sömürme istemiyle
ortaya çıkan antropoloji, sonraki gelişmeleri ile batılı etnik merkezciliğin
görece reddine hizmet etmiştir. “Öteki kültüre” olan bu bakış değişikliğinin
müzik araştırmaları için de söz konusu olduğu söylenebilir. Böylece müziğin
ait olduğu kültüre bağılılığı göz önünde tutularak o kültür içinde kendi
başına ele alınması mümkün olmuştur.
Ülkemizde müzik alanında öne çıkan şey, daha çok müziğin yapılması ve
dinletilmesi olduğundan, onu anlamlandırmak, nedensel ilişkilerini irdelemek
maalesef yine müziği yapanlara bırakılmıştır. Kaynağında toplanan bilgiler
(müzik eserleri) daha çoğu eğitim ve seslendirme amaçlı kullanılmıştır. Gerçi
“musiki araştırmacılığı (musicologie), özellikle geleneksel sanat musikimizin
araştırılması, yurdumuzda doksan yıla yakın bir geçmişe sahiptir.”3 Ancak bu güne dek bir Türk müziği
kuramının bilimsel kesin biçimde ortaya konmuş olduğu da söylenemez. Bu
eksiklik, bizi müziğin üretildiği ortamın içinde anlamlandırmasına yönelik
çalışma yapmaya iten başlıca etkendir. Eldeki yazı, müziği toplumsal
bağlamında inceleyerek kültürü kodlama, kavramsallaştırma, müzik üzerine
söylem kurma çalışmalarına katkıda bulunmayı amaçlar.
Bu amaçla Sufi müziği geleneğinin Pakistan’ın yakın çevresinde başlaması ve
günümüzde Pakistan’tan dünyaya yayılması nedeniyle, ilkin bu müziğin bu
ülkedeki durumunu inceledik. Sufi Müziği’nin Pakistan toplumundaki önemini,
bu müziğin günümüzde yaygın tarzı olan Kavvali’nin neyi ifade ettiğini ve
toplumsal yapı içindeki yerini ortaya koymaya çalıştık. Araştırma, bu günün
müziğinde geçmişin izleri takip edilerek eşsüremsel tarzda gerçekleştirildi.
Zira etnomüzikoloji, tarihi yöntemi kullansa da günümüz müziğindeki
değişimleri katılımcı gözlem yolu ile saptamakla genel müzikolojiden belirgin
bir şekilde ayrılır. Yöntem tarihsel olsa bile, çalışma dünü bugüne bağladığı
için eşsüremseldir. Gelecek çalışmamızda Türk Sufi Müziği aynı yöntemle
incelenecektir.
1.2 Kavvali ve Pakistan
Kavvali’nin sözlük anlamı; “konuşma şekli”, “ifade tarzı”dır. Sözler,
mistik-felsefi söylem ile dile gelir, ses ağızdan ilahi bir güç ile çıkar.
Kökleri İran’a kadar uzanan Pakistan dini müziği Kavvali, doğunun mistik
havasını müzik ile tüm dünyaya duyurmada en önemli bir etken olan, bu nedenle
dünya popüler müziği alanında önemli bir konuma sahip formdur. İran
topraklarında başlayıp, Hindistan’dan, Pakistan’a kadar yayılan ve bu
ülkelerde dini müzik türü olarak işlev gören Kavvali’nin en önemli
temsilcileri; Nusret Fatih Ali Han ve Sabri Kardeşlerdir.
1947 yılında Hindistan’dan ayrılarak bağımsız bir devlet olan Pakistan’ın
kurulması ile Hindistan’dan milyonlarca Müslüman bu ülkeye gelmiştir. Göç
eden Müslümanlar beraberlerinde Hint kültürünü de getirmişlerdir. Böylece
Hint müzik geleneği, Pakistan’a gelmiştir. Ülkede Müslümanların dışında,
Hindu ve Hıristiyanlar yaşar. Ülkede sürekli siyasi çatışmalar meydana
gelmektedir. Günümüzde iki büyük İslami partinin bulunduğu Pakistan’da siyasi
belirsizlik sürmektedir. Ülke yönetim şekli İslam Cumhuriyetidir. Halkın alım
gücünün zayıf olduğu ülke, İslami kurallarla yönetilir. Halk içinde dinsel
inançtan kaynaklanan kadercilik anlayışı yaygındır. Pakistanlıların
Hintlilerden başlıca bir ayrımı dindir. Dolayısıyla onlar ulusal kimliklerini
daha çoğu İslamiyet üzerinden edindikleri için din, toplumsal yaşamda büyük
önem taşır. Ülkenin resmi dili Urduca, alfabesi Arapça’dır. Liseden sonraki
eğitim oldukça lüks kabul edilir ve İngilizce’dir. Alkol turistik yerlerin
dışında yasaktır. Erkek ve kızların ortak bulundukları mekanlar hemen hemen
yok gibidir. Birkaç konser salonunun olduğu ülkede, genellikle pop konserleri
düzenlenir. Radyo ve televizyon devletindir.
1.3 Genellikle Müzik
Pakistan, ayrılmış olduğu Hindistan’a kültürel açıdan benzerlik gösterir.
Müzik türlerinin benzerliği bu duruma iyi bir örnektir. Çünkü Ülke
kurulduğunda, birçok müzisyen buraya göç etmiştir. Müziği daha çok okul diye
bilinen aileler sürdürür. Ailelerin sürdürdüğü tür, klasik müziktir. Ayrıca
âşık müziği vardır. Ancak tutucu Müslümanlar müziğe sıcak bakmazlar. Genelde
pek kabul görmeyen müziğin edebi yapısı dini içeriklidir, her yerde icra
edilmez. Ayrıca Hıristiyanların öncülüğünde ülkede pop müziği
yaygınlaşmaktadır. Pop müziği daha çok film müziği ile birlikte gelişimini
sürdürmektedir.
1.31 Müzik Türleri
Pakistan’da, Gazel, Kavvali, halk ve pop (Urduca: “git”) müzik türleri
vardır. Gazel; şairlerin şiirleri üstüne okunan ağır tempolu müziktir. Begum,
Abido Pervin, Mehdi Hasan en ünlü temsilcileridir. Halk müziği köy ve şehir
dışında âşıklarca icra edilir. Ataullah Han, İsa Kelvi, Alan Fakir ünlü
âşıklardandır. Pop müzik (git), aynı zamanda film müziğidir. 1970’ten sonra,
Alimgir adlı Hristiyan Pakistan’lı önderliğinde yayılmıştır. Alimgir, Ayaz
Ali, Muhammed Ali Sehki ünlü temsilcileridir. Müzikte Tabla, Sitar,
Harmonyum, Davul, Küp, Keman, Şehnay ve Tambur kullanılır.
1.32 Sufizm ve Müzik
İslam dini içinden ortaya çıkan sufi düşünce sisteminin Pakistan’daki ibadet
müziği Kavvali’dir. Sufi kelimesi Tasavvuf kelimesine kaynaklık eder.
“Tasavvuf”, sözlük anlamı “yün giyen”, “beyaz giyen” olan “sufi” kelimesinden
türemiştir.4 Fakat bu kavramlar bazen aynı anlamda
kullanılır. VIII. yüzyılda İran topraklarında tohumları atılan sufi inancı,
Hindistan ve Pakistan’a kadar yayılmıştır. Sufiler, fukara- fakir diye de
bilinirler. Fakir denme nedeni, maddi benliklerinden ve dünya nimetlerinden
uzaklaşmalarıdır. XII. yüzyılda Hindistan’a kadar uzanan gezileri ile Kwaja
Muen Ud Din Chisti, milyonlarca insanı (yaklaşık dokuz milyon) sufi
tarikatına çekmiştir.
Kavvali İslam’ın sufi gelenekleri ile bağlantılı müzik formudur. Bu form,
sufi tarikatında tanrıya ulaşılması ve tanrının mesajının insanlara
iletilmesi için kullanılır. Kavvali şarkıları, sesin katlarını (tanrıya giden
katları) bilgece ve coşkulu ifade eder. Kavvali oturarak icra edilir ve
dinlenir. Müziğin başlaması aynı zamanda ibadetin başlaması anlamına gelir.
Böylece müzik ibadetin seyrini değiştirir. İnsanlar yavaş yavaş transa
geçerek, müziğin edebi yapısındaki sözlerle kendilerini teslim ederler. Bu
formu Hindistan’a ünlü sufi ve Kavvali müzisyeni Emir Kusraw getirmiştir.
Müzik çalışmalarını Delhi sultanı Alaaddin Khilyi’nin sarayında sürdürmüştür.
Kavvali’de söz ve melodi ayrı önem taşır. Sözler bazen birkaç kelimelik cümle
olarak sürekli tekrarlanır. Bu işlem dinleyicileri transa götürebilir. Hazreti
Kudbeddin Bahtiyar’ın 1236 yılında Kavvali dinlerken trans konumunda öldüğü
söylenir. Kavvali müziği sufi tarikatının felsefesini ve tanrının mesajını
kitlelere ileten araçtır. Bu müzik genellikle erkekler tarafından icra
edilir. Kavvali müziği melodik yapısı, icra edildiği ortam ve sözleriyle
etkili bir müziktir. Bu etki, gizemli ve dini mesajlar iletmek, kitlelere
sufizmi anlatmak için kullanılır. Kavvali müziğini icra eden kavval, böyle
bir güce sahip olmak zorundadır. Çünkü dinleyicinin tüm dikkati kavvaldadır.
Böyle bir ortamda dinleyicinin bilinci tamamen kavvalın etkisindedir. Yanlış
bir davranış sufizme ters düşebilir. Kavvalın yeteneği, dinleyiciye aktardığı
düşüncelerin benimsenmesiyle ile eşdeğerdedir. Bu aktarma ve benimsemede
sözün doğrudan anlamından çok, onun müziksel etkisi rol oynar. Ömer Naci
Soykan’ın deyimiyle “müzikte işitilen tonlardır. Tonlar ise sözcüklerin
tersine bir şeyi göstermezler, dolayısıyla onların anlamı yoktur. Ama
işitmekte olduğum bu tonlar, bu sırada bana bir şeyi çağırıştırabilirler.
Çağrışıma gelen şey, artık dile gelen, anlamlı bir şeydir.”5 Kuşkusuz bu açıklama, sözsüz, batılı
enstrümental müzik için söz konusu olmakla birlikte, sözün önemli olduğu
Kavvali müziğinde ritmik ve melodik yapının sözün etkisini artırması
bakımından geçerlidir.
Kavval olabilmek ve bir kavvali grubuna girebilmek için, yıllarca süren
eğitimden geçmelidir, “müziği algılamak, belli tinsel oluşumlara gereksinim
duyar.”6 Müzikal eğitimin yanında derin
sufi bilgileri gerekir. Kavval olanların bu mistik felsefeyi gönülden
kabullenip yaşaması ilk koşuldur. Sufiler marifet denilen ruhsal arınmada
ustalaşmaya önem verirler. İslamın gizemci geleneğinde marifete giden çeşitli
yollar vardır. Bu yollardan biri de sufizmdir. Sufilerin marifet yolundaki en
önemli araçları müziktir. Marifete sıradan yolla ulaşılmaz. O, insanın içsel,
ruhani yönünü gösteren bilgi ile anlam kazanır. Bu anlamın aracı, müzik ve
müziğin şiirsel sözleridir. Bazı kelimeler sürekli tekrarlanır. Bu, tarikat
üyelerinin transa geçmeleri için gereken sözel ve ritmik katalizördür. Kavval
icra sırasında sık sık birkaç kelime ya da cümle üzerinde durur. Kelimelere
vurgu yaparak dinleyicileri önceden bilmedikleri mâna âlemine yolculuğuna
çıkarır. Mâna âlemine gitmek; insanların topluca müzik dinledikleri ortamın
atmosferinden başka bir boyuta gitmek anlamı taşır. “Kendinden geçme, cezbeye
tutulma, ritueller gibi büyüsel-dinsel davranışlar (...) ritmik hareketlere
(...) örnektir.”7 Sürekli tekrarlanan cümle ve melodi
karmaşık duruma gelir. Bunu minimal müziğe benzetebiliriz. Minimalizmde kısa
motifler sürekli tekrarlanarak eser üretilir. Böylece dilin gücü tekrarlarla
aşılır. Dilin gücünün tükendiği anda hissiyat öne çıkar ve trans süreci
başlar. Kavvali müziği, soru cevap biçeminde (respons) doğaçlama
ağırlıklıdır. Sözlerin içeriği, tanrının yüceliği ve liderlere övgüdür.
Söylenecek parçaların niteliği zamana göre farklıdır. Bu gelenek Hint
Müziği’nden alınmıştır. Hint Ragaları, belirli saatlere ve mevsimlere göre
icra edilir. Örneğin; Muson Mevsimi, sabah, vb. ragalar. Megh ragası, koyu ve
derindir. Bu raganın ciddi doğası, santur üzerinde yorumlamaya elverişli
değildir. Raga Ramdasi, imparator Akbar dönemine kadar uzanır. Bu ragada mi
bekar, bemol olur.
Zaman ve Ritm örnekleri:
Taal Dadra 6 vuruş
Taal Rupak 7 vuruş
Taal Kahrawa 8 vuruş vd.
Dizi Karşılaştırmaları:
Daha çok Kuzey Hindistan’da görülen Diziler:
Bilaval that Sa Ri Ga Ma Pa Dha Ni C D E F G A B
Khamaj that Sa Ri Ga Ma Pa Dha ni C D E F G A Bb
Kafi that Sa Ri ga Ma Pa Dha ni C D Eb F G A Bb
Todi that Sa ri ga ma Pa dha Ni C Db Eb F# G Ab B
vd.
1.4 Kavvali Müziğinin Amacı
Kavvali müziğinde asıl amaç ibadettir. Toplu bir ibadet ile sufi üyelerinin
trans konumunda mistik-felsefi anlamdaki tek vücut ilkesi8 müzik ile sağlanmaya çalışılır.
Dinleyiciler ile birlikte müziğin yardımı ile transa geçmek, karşılıklı
gizemsel bir bağ oluşturmak asıl amaçtır. “Kitlelerde ortak bilinç
oluşturmanın en kolay yolu müziği dil olarak kullanıp mesaj iletmekten geçer.”9 Bu durum, Kavvali melodileri ve
sözlerinde odaklanarak gerçekleşir. Dinleyici ile bağ solist kanalıyla
oluşur. Transa geçme kültürel konum ile yakından ilgilidir. Kavvalın mesajını
anlamak için onun felsefesini bilmek, yani sufi olmak gerekir. Kavvali
müziği, kültürel bağlamda ona şekil vereni, ondan evvel varolanı ve onu aşanı
kendisi ile yüzleştirir.
Gazali, müzikte zevk, kutsal aşk ve güzellik etkisi olduğunu söyler.10 Sufi inancında müzik ile dans eden
kişinin kalbini kutsal aşk sarar ve tanrının yüksek sırrına erişir. Müziğin
verdiği tanrısal zevki, kötü ve maddeci olanlar algılayamaz. Kötüler,
müzikten anlık yapay zevk alırlar. Kavval için durum böyle değildir. Kavval’a
göre gizemli İslam inanışları ve dini bilgiler zorla, baskı ile elde
edilemez. Bunun için gönüllü olmak, temiz kalpli ve dünya zevklerinden
arınmak gerekir. Kavvali dinleyen topluluklarda o anın dışına çıkmak vardır.
Dinleyici başka bir bilinç durumuna gider. Kavvali törenlerine katılanlar sık
sık yolculuk kavramından söz ederler. Yolculuk, varolan bilincin başka bir
boyuta taşınması, yol alması anlamına gelir. Yolculuğun dışa vurumu,
kişilerin o andaki davranışlarıdır. Bazıları bu sırada ritmik sallanma
yaparken, bazıları da hayali dans ederler. Bu durum bizdeki zikir törenlerine
benzer. İyi bir kavval, müziği ile insanları böyle yolculuklara çıkarabilir.
Transa geçen dinleyicinin bilinci o anda varolan durumdan öndedir. İçinde
bulunduğu toplulukla birlikte törensel yolculuğu kabullenmiştir. Konserde
sallanmak, kasılmak, inlemek ve feryat etmek normal karşılanır. Törenin son
aşamasında dünyevi bilinç kaybolur. Tüm dinleyiciler sonsuzlukla birleşir. Bu
sırada kavvali müziğinde, transa uygun vurgulu bir akor kendini duyurur.
Tören sırasında ölümler yaşandığında, dinleyiciler, ölenin yolculuktan
dönmediğini düşünürler.
1.5 Kavvali ve Fatih Ali Han
Pakistan’ın Fayzalabad şehrinde her yıl, ölen ünlü kavvali ve sufi
liderlerini anmak için törenler yapılır. Bu törenlere ünlü kavvallar gelerek
müziklerini icra ederler. Bu törenler, kavval olacaklar için eğitim yeri ve
okul niteliğindedir. Ölen üstatların ruhlarının törenlerde olduğuna inanılır.
Üstatlar törenlerde müzik ile yaşatılır. Törenler üç gün, üç gece sürer.
Kavvali müziğinde kendini kabul ettirmek isteyen herkes bu törenlere katılır.
Bu törenlerin dışında da çeşitli türlerde müzik festivalleri düzenlenir.
Festivaller tören havasında geçer. Amaç eski ustaları anmak, yenilerinin
yeteneğini görmektir.
Kavvali günümüzde iki farklı biçemde devam etmektedir. Birincisi,
Hindistan’dan etkilenen tür, ikincisi popülerleştirilen, belirli
düzenlemelerle yapılan türdür. Fatih Ali Han ve Sabri Kardeşler ikinci gruba
girmelerine rağmen, fatih Ali Han, müziğinin felsefesinden asla ödün
vermemiştir. Birinci türü savunanlar tanrısal mesajı ilettiği için, bu
müziğin kutsal mekânlarda icra edilmesini savunurlar. Müslümanların bir kısmı
ise müziği reddederler. Müziğe olumlu bakanlar ise Kavvali’yi tercih ederler.
Kavvali’nin en önemli temsilcilerinden olan Fatih Ali Han, kendini Müslüman
ve sufi olarak tanımlar. Klasik Hint Müziği’nin icra edildiği bir ailenin
çocuğudur. Ailesi Pakistan’da müzikle uğraşan sayılı ailelerdendir. Fatih Ali
Han,. Kavvali’yi dinsel mekânlardan çıkarıp dünyaya tanıtmış ve Doğunun
Pavarottisi diye tanınmıştır. 1948 yılında Fayzalabad’da doğmuş ve ailesi
kanalıyla müziğe yönelmiştir. Babası ve amcası kendi dönemlerinde Pakistan’ın
önemli Kavvali müzisyenlerindendir. İlk müzik eğitimini onlardan ve klasik
biçemde alır. Öğrenimi geleneksel yolla yani meşk usulü ile olur. Babasının
kavval oluşu onu bu türe yöneltir.11
Katıldığı bir Kavvali töreninde gösterdiği icra nedeni ile Kavval ve üstat
ünvanını almıştır. Babası 1964 yılında öldüğünde, amcası Mübarek Ali Han ile
müzik çalışmalarını sürdürmüştür. Amcası ölene dek, altı yıl boyunca birlikte
çalıştılar. Kavvali icrası yanında klasik müziği de tamamen bırakmaz.
Katıldığı klasik müzik festivalinde Pakistan müziği temsilcisi onur plaketini
alır. Sık sık Avrupa ve Amerika’da konserler verir. Alışılmış Kavvali dışında
yeni biçemler dener. Batı müziği motifleri, el çırpmalar, Hint ragaları, bunlardan
bazılarıdır. Dünya popüler müziğinde sözü geçenlerle çalışır. Birçok
müzisyeni felsefesi ve müziği ile etkiler. Fatih Ali Han, sufi geleneğine
bağlı kalarak Tanrının mesajını kitlelere müziği ile duyurur. Dinleyicinin
sufi felsefesine olan ilgisi ve aşinalığına göre konserlerinin seyrini o anda
değiştirir. Dinleyicinin tepkisine göre müziğinde ve sözlerinde doğaçlamalara
ağırlık verir. Mesaj ağırlıklı bir konserde sözler, melodiden daha önemli
olur. Kendi ülkesinde mesaj iletmek için konser verirken, yurt dışında melodi
ağırlıklı müzik kültürünü tanıtmak için çalışmıştır. Yaşadığı sürece
kendisini Kavvali müziği ve sufizme adayan Ali Han, 1997 yılında kalp krizi
sonucu Londra’da ölmüştür. Kavvali müziğine önemli katkılarının yanında dünya
popüler müziğine bu türü kazandırmış ve diğer üstatları gibi festivallerde
anılacağı şarkı sözlerinde yerini almıştır. Bugün bu müziğin yaşayan ünlü
temsilcileri Sabri Kardeşler’dir.
1.6 Bir Kavvali Şarkı Sözü
YAŞAYAN VE SONSUZ TANRI12
Dünya insan için yaratıldı
İnsan dünya için yaratıldı
Tüm övgüler Allah’a gizli bir çağrıdır
Senin iyiliğinin önünde ey Rab
Günahlarımı nasıl hatırlayabilirim?
Sen yalnızca iyiliksin
Ve insan yalnızca günah
Sen meleklerin ve insanların
Taptığı ve saygınlıkla hayranlık duyduğusun
Her yarattığın dudaklarında sesin övgün
Ve seni çağırır.
Sen bütün sıcak ateşli duygularda ve uyumda varsın
Ey Tanrı! Yaşayan ve sonsuz
İyi ve merhametli Tanrı Allah
Her şeye gücü yeten ve ödüllendiren Tanrı
Koruyan ve sıcak Tanrı
Kendine has ve çok temin edici
Varolan her şeyin yaratıcısı
Bütün sırları biliyorsun
O, yaşayan ve sonsuz Tanrı
Sen kimse gibi değilsin, bu ne kadar doğru
Sen saflıksın, sen mükemmelsin
Sen varolan her şeyi bilirsin
Sen özün ihtişamısın
Sen bütün problemlerin çözümüsün
(...)
Sen enstrümansın, o ses
Sen sırsın, o dinleyen
Sen bir kelimesin, o bir sözlük
Sen kralsın, o taht
Ben resim, o ressam
Sen asılsın ve ben talihsiz, fakir bir kul._____________
[1] Bkz. Mme de Staël, Edebiyata Dair, MEB
Yayınları 1952.
[2] Geniş bilgi için bkz. Vural Yıldırım. “Feza Tansuğ
İle Söyleşi”, Folklor/Edebiyat. 1999-1
[3] Gültekin Oransay, Cumhuriyetin İlk Elli Yılında
Geleneksel Sanat Musikimiz, “Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi”, 6.
cilt içinde, s.1507-8, İletişim Yayınları.
[4] Ayrıntılı bilgi için bkz. İslam Ansiklopedisi.
İst: MEB Yay. 1979 (Tasavvuf Maddesi)
[5] Ö. N. Soykan. Müziksel Dünya Ütopyasında Adorno
ile Bir Yolculuk, Bulut Yay, 2000. s.9.
[6] Ö. N. Soykan. “Müzik ve Beden”, İnsancıl,
Ekim 2000.
[7] Ö.N. Soykan, “Müzik ve Beden”.
[8] Tek vücut konusunda ayrıntılı bilgi için bkz.
Ahmet Cevizci. Felsefe Sözlüğü, s.665, Ankara: Ekin Yay. 1997./ Orhan
Hançerlioğlu. Dünya İnançları Sözlüğü, s.173, Remzi Kitabevi, İst. 1993.
[9] Vural Yıldırım. “Osmanlı Dönemi Halk Müziğinde
Protest Öğeler.” Müzikoloji Derneği Sempozyum Bildirileri, Müzikoloji Derneği
yay. İst. 2001.
[10] Adam Nayar. Qavvali. İslamabad: Lok Virsa Research
Centre. 1998
[11]“Fatih Ali Han; babam Sarangi eşliğinde şarkı
söylerken kendinden geçerdi der. ” Regula Qureshi. Qawwali. “Music of İslamic
Mysticism In Pakistan” (Tarihsiz).
[12] Robert H. Browning. Introduction. Bu yazının
kaynakçası elde bulunamadığından verilememiştir.
|